25 Eyl Aşk Bir Varsaymadır [Youtube]
Yasemin: Merhaba Yasemin Conker. Daha önce size anons etmiştim başka bir videomda, isteyen herkes gelsin, bana istediği soruyu sorsun, ister kendini tanıtsın, ismini soyadını mesleğini söylesin, isterse sadece ismini söylesin, isterse hiçbir şey söylemeyip direkt sorusunu sordun diye… şimdi bugün ilk arkadaşımız geldi. Emre hoş geldin.
Emre: Hoş bulduk. Merhabalar Yasemin Hanım.
Yasemin: Merhaba
Emre: Ben kitabınızı okuduktan sonra kafama takılan bir kaç şey vardı. Onlardan biri de aşk hakkında söylediğiniz bir yorum başlangıcında… bir zannetme daha diye başlıyorsunuz aşkı tanımlarken. Bu düşünceye sizi iten şey nedir, ben bunu merak ettim.
Yasemin: Şimdi şöyle şöyle biz zannetmeler dünyasında yaşıyoruz. Yani her şey beynimizin içinde oluyor bitiyor ve dışarıyı o pencereden görüyoruz. Dolayısıyla kimse kimsenin penceresini, hangi pencereden baktığını bilmediği için aslında anlaması da zor ve bir şeyleri zannediyoruz. İşte ne bileyim ben çok zengin olursam çok mutlu olacağım zannediyoruz. Çok zengin oldum, mutlu olmadım mesela. Çok zengin bir dönemim var benim hayatımda, hiç mutlu değilim. Resimlerimde de gözüküyor. Teknenin tepesinde böyle yaşlı biri gibi oturuyorum böyle mutsuz mutsuz. Yani zannetmişim, olmamış gibi aşkta da şöyle bir kısa kısa anlatıyorum çünkü orada uzun anlatıyorum mamafih ama zannetmeye örnek vermek için. Çok çeşitli örnek verilebilir ama aşkta şimdi şöyle oluyor zaten bir hastalık gibi değil mi zaten süresi var. 2 sene 3 sene en fazla sürüyor, bitiyor sonra hatta ben bu insana nasıl aşık olmuşum diye hayretler içinde bakıyoruz. Nezle nasıl bir hafta sürüyor bu da iki üç sene. İki sene de maksimum uzatmalarla üç sene sürüyor benim gördüğüm. Ha kavuşamamışsa ömür boyu sürebiliyor. Ha kavuşmuşsa orada aşk filan kalmıyor çünkü o zannetme dünyasının balonu sönüyor, bir balon şişiyor kafamızda, şöyle olursa böyle mutlu olurum, bu kişi beni mutlu eder aslında aşık olduğumuz zaman gel beraber beni sevelim demek gibi. Dolayısıyla bir zannetme daha. Yatmadı kafana.
Emre: O zaman şu şekil sorayım, bu gerçekte aşık olduğunu zannedenler diyelim, beraber bir ömür geçirip, ondan sonra vefat ettikleri aşk olmuyor mu?
Yasemin: Olmuyor. Bilakis bir ömür geçiriyorlar sevgiye ve dostluğa dönüşüyor. Ne güzel. Çünkü o dostluk önemli. Bir insanlar dost olabilip, hayatı paylaşıyorsak, ömür boyu sürmesi şahane, zaten ömür boyu sürüyor da o zaman ama aşkın içinde tutku varsa, işte cinsellik ön plandaysa, beni tamamlıyor duygusu varsa orada arızalar başlıyor. Herkes tam ve büyün aslında göremiyor sadece, yanındaki de tam ve bütün, ne güzel yan yana durmayı seçmişler bu başka bir şey ama aşkta, hele bizim ülkemizde çok arabesk bir durum var. İşte acılar çekiliyor, içkiler içiliyor, kendini oradan oraya vuruyor herkes, kavuşsa da kavuşmasa da kıskançlıklar giriyor işin içine. Bunlar doğal halimiz değil. İnsanın doğal hali gerçekten daha birbirine karşı saygılı, alan tanıyan, destek olan tabii ki zor durumda kalırsa ama kalmazsa da durup dururken işgüzarlık yapmayan doğal halimiz var bizim ve o çok güzel. O doğal halden çıkılıyor ama bence aşk bir işe de yarıyor. Beyin kimyasında bir değişiklik oluyor. büyük ihtimalle içsel büyümemizi sağlıyor. Çünkü bizim hepimiz içsel olgunlaşmaya geliyoruz bu dünyaya. Ben ona inanıyorum.
Emre: Biraz daha oturmaya başladı.
Yasemin: Başladı mı?
Emre: Yaşımdan ötürü benim aşk tanımlamam fark edebiliyor tabii, değişkenlik gösterebiliyor. Tabii siz daha deneyimli olduğunuz için.
Yasemin: Estağfurullah. Nasıldı senin tanımlaman mesela?
Emre: Benim için aşk daha çok, mutlu olduğun insanla birlikte olmak. Herhangi bir aktivite yapmana gerek yok. Yan yana durduğunda bile mutluysan benim için aşk odur yani.
Yasemin: Çok güzel, aynen benim için de odur.
Emre: O zaman aynı paydada birleşiyoruz.
Yasemin: Evet, evet. Teşekkür ediyorum geldiğin için.
Emre: Rica ediyorum, ne demek.
Henüz yorum yok