21 May Bilen Var Bilmeyen Var [Youtube]
Yasemin: Esen’ciğim hoş geldin.
Esen: Hoş bulduk.
Yasemin:Nasıl istersen, ister kendini tanıt, başla. İster direkt sorunu sor.
Esen: Tamam, kendimi tanıtayım. Esen Karahan ben. 42 yaşındayım. İki çocuk annesiyim, ikizlerim var benim. 6 yaşındalar.
Yasemin:Maşallah.
Esen: Evet. Sosyoloji okuyorum. Hayatımın ikinci kariyer kısmına başladım.
Yasemin:Birincisi neydi?
Esen: Marmara İngilizce İşletme mezunuyum. 17 senelik bir satış sektörünün her kademesinde bir çalışma hayatım var. Sonunda bir şirketin genel müdür olarak o kısmı kapadım. Çocuklardan sonra şimdi ikinci kariyer kısmı. Kurumsal şirketlere eğitim veriyorum, eğitmenim. Psikoloji yüksek lisansımı yaptım, şu an tezimi yazıyorum.
Yasemin:Aman yarappi.
Esen: Ebeveyn Davranışları üzerine.
Yasemin:Evet.
Esen: Şimdi bir de şimdi sosyoloji 3. sınıftayım.
Yasemin:Ebeveyn davranışları üzerine ben sana soru sorarmışım.
Esen: Olabilir J
Yasemin:O ayrı bir konu yapalım çünkü dünyanın en önemli konusu.
Esen: Kesinlikle öyle. Ya benim en büyük hayalim, ebeveyn ehliyeti verebilmek.
Yasemin:Ben onun eğitimini aldım biliyor musun?
Esen: Biliyorum, zaten eğitimleri verdiğinizi de biliyorum, takip ediyorum.
Yasemin:Evet.
Esen: Bu işe girmemin en büyük sebeplerinden bir tanesi ve girdikten sonra da fark ettim ki ne kadar önemliymiş, ebeveyn nosyonuna sahip olabilmek. Hani iyi ebeveyn, kötü ebeveyn etiketlerini kesinlikle kabule etmiyorum ben.
Yasemin:Tabii
Esen: Ebeveyn duruşu var. İnsanın içinde edinmesi gereken. Onu edinmeden de çocuk sahibi olduğunuz zaman da, bence biz çok yalpalıyoruz.
Yasemin:Onlar zaten muazzam geliyorlar. Yani nesil… Bizim onlara yetişmemiz gerekiyor, muazzam geliyorlar. Bizim kendimizi bir an evvel, süratle dönüştürüp, onlarla aynı level, seviyeye ve aynı dili konuşur hale geçebilmemiz gerekiyor.
Esen: Aslında teslim olabilsek keşke onlara, onlar bizi dönüştürüyorlar ama biz maalesef teslim olamıyoruz. Yani teslimiyetle ilgili bizim, bence kendi aile kökenlerimizden gelen bir şeyimiz var.
Yasemin:Kesinlikle.
Esen: Hayata teslim olamıyoruz, eşimize olamıyoruz. Arkadaşlarımıza, çocuklarımıza da.
Yasemin:Halbuki çocukların tek görevi bu aslında. Bunun için geliyorlar dünyaya. Ana-babayı dönüştürmek için geliyorlar. Tabii orada sınırlar da çok önemli. Yani sınır koyabilmek gerekiyor bildiğin gibi, hani sadece teslim olmak onu şımartmak, her istediğini yapmak değil de, onun birey olduğunu kabul ederek değil mi, karşılıklı saygı ancak öyle sağlanabiliyor. Sen sayarsan o da sayıyor.
Esen: Orada aslında teslim olmaktan kastım, çocuk aslında neye ihtiyacı olduğunu size hareketlerinden söylüyor. Kendi dile de getiriyor bazen. Belki bizim istediğimiz cümlelerle olmasa da… Aslında tamamen teslim olmaktan değil yoksa biz anne-baba olarak o sınırları belirlememiz gerekiyor. Kuralları çerçevelemeli yoksa çocuk zaten kendini kaybediyor, ne yapacağını bilemiyor,
Yasemin:Evet, güç zehirlenmesi oluyor.
Esen: Evet. Savruluyor.
Yasemin:Bir de o ne yapacağını, yani onun ne istediğini bilmek şöyle bir şey; mesela oyun oynarken dalmış o kendi kendine oyun oynuyor, seslenip ‘hadi gel beraber oynayalım’ dememek, o oynuyor zaten, veyahut da o seninle oynamak istediğinde, gerçekten çok önemli değilse işini bırakıp onunla oynayabilmek. Yani ondan gelen talepleri bir şekilde karşılamaya çalışmak. Teslim olmak aslında böyle bir şey. Hani onu başka bir şeylere zorlamak istememek.
Esen: İş birliği kurmak aslında daha belki de doğru bir kelime oluyor burada. Teslim olmak biraz şey, hadi demin de sizi onu şey yaptınız, hani böyle her şey çocuğun, zaten şu an öyle yetişiyorlar, her şey çocuğun krallığında yetişiyor ama aslında işbirliği, anne-babanın isteği ve çocuğun isteği ortak noktada olmalı ve bu çocuğa anlatılmalı. Niye olmuyor ya da neden oluyor? Neden olduğu da anlatılmalı.
Yasemin: Şimdi biz o ebeveyn ehliyeti eğitiminde, uzun bir eğitimdi o, Avusturyalı bir ekip gelip çalıştırmıştı bizi. Şöyle bir şey öğrendik; yani ben de anne olduğum zamanlar zaten hiçbir şey bilmiyordum. Kendimi dönüştürmeye başladığım zamanlar bir takım şeyleri fark etmeye başlamıştım ama o eğitimde gerçekten çok güzel bilgi edindim. Şimdi orada, bazı durumda zaten bölmüşler. 0-6, 6-12, 12-18 yaş aralığında 3 bölüme bölmüşler. Her bölümde yapmanız gereken 3 tane davranış şeklinden hangisini en zaman seçeceksiniz. Davranış şeklinin bir tanesi uzlaşmak. Dediğin gibi işbirliği, uzlaşmak. Bir tanesi otorite kurmak. Çocuğum bu böyledir, bitti diyebilmek. Bir tanesi de onu tamamen özgür bırakmak. Şimdi bunların üçünün biz gerçekten hangi zamanda hangisi, tabii ki robot gibi illa çok doğrusunu uygulayamayız ama bilirsek, hiç olmazsa o bilgi bizim davranışlarımız yansıyabilir. İnsanlarımızda maalesef bu bilgi eksikliği var. Hem bilgi hem de kendi kendilerinin üzerinde çalışmamaları gibi bir eksiklik var. İnşallah yani bu Youtube kanalı yayılır, baya bir şey olur diye düşünüyorum. İstiyorum. Senin sorun neydi ama onu başka bir çekime alalım.
Esen: Evet öyle oldu 😀 Aslında bu anne-babanın öncesinde tabii bir de eş olma şeyi var. Aslında onunla başlamalı. Ben hep şey diyorum, devlet evlendirirken fiziksel muayeneden geçiyor, niye ruhsal yetkinlik şeyi almıyoruz. Bu eş olabilir mi?
Yasemin: Ama kimse evlenemez ki o zaman 😀
Esen: 😀 Öyle bir şey.
Yasemin: Çünkü zaten dünyada 7,5 milyar deli dolaşıyor. Zaten herkes baya bir artık delirmiş durumda. Avrupa daha iyi bu konuda. Yani çok çünkü kendi üzerlerinde çalıştılar diye düşünüyorum. Yani o aydınlanma döneminden sonra işte çok… yani mesela en basiti etik olma konusu Amerika’da da çok önemli yalan söylemiyor. Beyan esas mesela. Beyanı esas alıyor ama eğer bir yalan söylemişse artık canına okuyorlar o ailede ama etik olma konusunda o seküler ahlak dediğimizi konuda çok önem verdiler ve çok ileri gittiler açıkçası. Biz daha böyle, biz köprü gibi zaten Türkiye böyle. Ortadoğu ülkesi miyiz neyiz belli olamayan bir yerdeyiz. Bizim ok daha bu konularda iki misli çalışmamız lazım diye düşünüyorum.
Esen: Evet. Güven bağlarımız çünkü… çocukluktan gelen bir kere güven… bir sürü insanla konuştuğumda ortaya çıkıyor ki, aslında en temelde eksik olan şey, korkuların çoğu güvene dayalı. Güven olmayınca tabii kendi uyguladığı ahlak şeyi de o düzeyde oluyor. Aslında.
Yasemin: Tabii, tabii.
Esen: Yani niye bu ahlak şeyleri işte altı kademe, evrensel ahlak şeyine baktığınızda. Bizimki ülkemizde çoğu bana göre ikide. Birde, üçe çıkanlar varsa ondan sonra hani biraz daha toplumsal bir işbirliğine yönelik bir ahlaka geçebildiyse… ama o birde ikide olmasının sebebi; zaten dönün bakın, alamadığı güven ve korkuları ve toplumun birbirine verdiği öğretiler aslında.
Yasemin: Öyle ve kartopu gibi büyüyerek. Yani gelen bütün yanlış öğretiler, kültürden gelen, bu topraklarda iyice çığ gibi büyüdü ve zıvanadan çıktı. Şuanda hakikaten biz bir toparlanabilsek, bireyler tek tek toparlanınca toplumun toparlanacağına inanıyorum ben. Hiçbir zaman en yaptırımla, ne zorla, ne dinle hiçbir şeyle olmuyor işte. Olmadığını görüyoruz. Değil mi saçma sapan herkes sokaklarda birbirini öldürüyor o raddeye vardı olay. Dolayısıyla yani insanlar tek tek kendi üstüne, hem kendi problemini halledecek hem çocuğuyla iletişimi ve ilişkisi iyi olacak ve etrafıyla, eşiyle, herkesle. Zaten bütün problem de ilişki ve iletişim problemi. Sonuçta toplum iyileşecek. Başka türlü çıkış göremiyorum ben.
Esen: Evet. Aslında ben bir yönden umutluyum mesela şimdi dün de bir arkadaşımla sohbet ediyordum, senin yaptığın gibi de, seminerler, şeyler, insanlar o kadar çok bilgisini ya da benim gibi yaptığım gibi de paylaşmak istiyoruz ki, bilgiyi ediniyoruz bir şekilde ve bunu hakikaten ben yani işte mesela buradayım ekibinde de gidip doğuda bunu paylaşalım istiyoruz. Bu böyle paylaşıldıkça bir ışık, yani oradan alınan bir kelime ya da bir cümle aslında başka bir kişinin, başka bir çocuğun hayatını değiştirecek şeye dönüyor. ,
Yasemin: Kesinlikle.
Esen: Şimdi bu seminerler çok artıyor. Her yerde, herkes paylaşmak istiyor, bilgisini paylaşmak istiyor.
Yasemin: Evet.
Esen: Ve bunlar işte hep o şeyi sağlayacak. Yavaş yavaş bir kişiye dokunacağız. O gidecek arkadaşına anlatacak, daha sonra çember, diğer çember, büyük çember derken… Bu şey böyle yayılacağına ben de inanıyorum.
Yasemin: Aynen. Çok teşekkürler geldiğin için.
Esen: Ben teşekkür ederim.
Henüz yorum yok