19 Tem Hasım mı Takım mı?
Birbirlerini severek başlar her ilişki, gel zaman git zaman istekler çatışmaya başlar. Özveri iyi bir şey sanılır, oysa değildir, adı üstünde özünden verir insan. Ta ki kendine bir şey kalmayana kadar.
Küçük bir çocuğu gözlemleyin yeter. O bilmez özveriyi, hayırsa hayırdır onun dediği, evetse evet. İlk önce anne ve babalar dediklerini yaptırabilmek adına özgüvenini kırarlar çocuğun. Sorsanız iyi bir şey yaptığını söyler anneler, çocuğu sokağa çıkarken çok kalın giyinmek istemez veya yemek yerken doymuştur yemek istemez ve bir savaş başlar kimin dediği olacak diye.
Böylece uzlaşmak yerine savaşmayı öğrenen küçükler gün gelir büyük olurlar ve bir ilişki içine girerler. Yapmak istemediklerini yapmazsa karşısındaki kaybedecek zannıyla ne istemediğine “hayır” diyebilirler, ne de bundan dolayı içlerinin ne kadar sıkıldığını fark ederler. Ve başlar bir rekabet, bazen çocuklarını kendi taraflarına çekmek için, bazen kendi isteklerini ve aklını kabul ettirebilmek için iki hasım olurlar. Sanki karşı karşıya gelmiş iki ordunun komutanlarıymış gibi, sanki her konu ölüm kalım meselesiymiş gibi. Bilmezler ki iki harf farkıyla ‘hasım’ yerine ‘takım’ olsalar, bir takım bilinciyle hareket etseler o zaman kazanacaklar. Hasım olduklarında her iki taraf da kaybeder, sevgilerinden, saygılarından, sabırlarından. Oysa takım olmak hayata karşı birbirinden güç alarak birinin yapamadığını diğerinin tamamlaması ile mümkün ancak.
Aile nedir? Bazen iki kişiliktir o aile, bazen on kişilik, fark etmez, birden fazla kişinin sevgiyle bir araya geldiği her topluluğa sosyolojide aile deniyor. Aileyi tıpkı bir basketbol takımı gibi düşünün, oyunu kazanmak için dayanışmaları şarttır. Çok kabiliyetli de olsa diğerlerine ihtiyacı vardır ve bunun farkındadır. Oyunu zevkli hale getiren birbirlerine karşı olan nezaketleridir. Bunun üzerinde konuşmazlar bile, bu onların olmazsa olmazıdır. Takım bilincimizin artması dileğimle, sevgilerle…
Henüz yorum yok