İyi Olmak İsteyip de Yolunu Bilmeyenlere [Youtube]

Yasemin: Merhaba Fatma

Fatma: Merhaba Yasemin

Yasemin: Ne yapacaksın,  ne diyeceksin?

Fatma: Çok şey diyeceğim ama öncelikle böyle bir sohbette bulunmaktan çok mutlu olduğumu paylaşmak isterim seninle. İyi ki haber verdin, iyi ki çağırdın. Çok mutlu oldum.

Yasemin: Bak burada bir şey söylemek istiyorum. Sağ ol ben de çok teşekkür ederim, iyi ki geldin. Şimdi şöyle oluyor, bazen mail atıp gelenler oluyor, mesela bekliyoruz birisini, Nurhayat Hanım bugün gelecek. Ben de işte çekimlere katılmak istiyorum, sorumu sormak istiyorum diyen oluyor, bazen benim çekim günümde üstü üste baya fazla yapmak istiyorum doğal olarak, bir sürü masraf ettiğim için dermişim, arkadaşlarıma söylüyorum senin gibi gelir misin diye, gelirim gelirim diye ve unutuyor mesela. Gelmiyor, haber vermeyi de unutuyor, o gün çekim olduğunu da unutuyor. Şimdi sağ olsunlar fakat bütünlük diye bir şey var. Aslında o sözümüzün arkasında durmamak o kadar enerjiyi bozan bir şey ki; bana bir şey olmuyor, ben yine akıştayım, çekimler devam ediyor. Mesela buradaki çalışan arkadaşların arkadaşları uğruyor, aa ben de soru sorayım diyor, öyle gidiyor olaylar falan ama sen dedin ya bana, gelirim dedin, ben o kadar emindim ki geleceksin yani, onun için de çok teşekkür ederim.

Fatma: Yani ben kendi adıma çok memnunum, daha pek çok çekime de katılmak isterim ama tabii ki hani hep böyle, yayılmayayım ortaya, başkalarının da görüşlerinin çok değerli katkılarının olacağını düşünüyorum. Şimdi şöyle bir tahtaya çizdikleriniz, yazdıklarınız ilgimi çekti. Ben de buradan aslında kafama takılan bir soruyu sormak istiyorum. Şimdi neden iyi olmak durumundayız? Ya da neden sen de iyi ol diyoruz? Yani insanlar hayatları boyunca yaşıyorlar, iyi olmuyorlar ya da neyse öyle gidiyor. Bütün bir hayat böyle devam ediyor onlar için. İyi olmanın kişiye katkısı ne? Öyle olsa ne olacak?

Yasemin: Yani kişiye çok katkısı var. Hatta ben bunu bir videomda çok güzel anlattım, detaylı bir şekilde, Buket sormuştu bu soruyu. İyi Olmak ne demek, demişti. Kitapta, bu kitap neden bahsediyor demişti. Ben de uzun uzun anlatmıştım ve işte her bakımdan iyi olmak, işte sağlık olarak, maddi olarak, ilişkilerde, bütün bunların yanı sıra ne bileyim sözümde durmak, demin dediğim gibi, yalan söylememek, dedikodu yapmamak, ne kadar etik olmakla ilgili kural varsa doğal olarak oraya geçmek. Ben hiçbir zaman, dur bakayım ben zaten sahtekarın tekiyim, iyi olayım demedim ama gözümü kapatıp bakarken ne kadar sahtekar olduğumu gördüm yani kendini tanımak o kadar zor bir şey ki aslında ve o kadar cesaret istiyor ki çünkü kendine kızmadan, kendinden nefret etmeden, kendinle yüzleşiyorsun ve içimizde her şey var. Çıfıt çarşısı gibi her şey var. Yani öldürme enerjisi de olduğunu gördüm, tecavüzcü enerjisi olduğunu… hepsini dönüştürene kadar ben.. hepsi bende varmış meğer de ben farkında değilmişim. Tecavüz enerjisi nasıl mesela oluyor? Çocuğuna mesela zorla bir şey yaparsan, zorla yemek, zorla ağzına yemek, kaşık bir şey sokarsan al sana aynısı. Birisine zorla bir şey yapak zaten tecavüz mesela. O bende yok zannedip dışardakilere kızıyordum. Ben bende olduğunu gördüğüm zaman, onu dönüştürebildiğim zaman, herkesi doğal haline bırakayım, kendileri karar versinler, kendileri ne istiyorlarsa yapsınlar diyebildiğim zaman, o tecavüz etme enerjimi bıraktığım zaman gerçekten olayı aşka türlü algılamaya başladım. Hani algıla değişiklik oluyor.

Fatma: Bu noktada şunu sorabilir miyim? Bu enerji, hani neyse adı, tecavüz etme her neyse enerji, bu bilmediğimizi bilmediğimiz alanda ve biz bunu en yapıyoruz, o bilmediğimizi bilmediğimiz alandan hangi alana taşımız oluyoruz.

Yasemin: Bildiğimiz alana bir kere taşımış oluyoruz. Bende bu vardı, bu böyle dönüştü. Şimdi bu bende yok diyebilir oluyorsun. Sende neyin olup neyin olmadığını bilir oluyorsun.

Fatma: Bu yöntemlerle mi yapıyorsun?

Yasemin: Bu yöntemlerle çünkü sende neyin olup neyin olmadığını bilmek o kadar önemli ki, hem kapasiteni biliyorsun, neye başlayabilirsin neye başlamazsın, böyle çok büyük bir yelpazede işine yarıyor bir kere, hem de senin o dönüşmüş halin başka bir frekansta yani radyo gibi düşün, başka bir dalga boyuna geçmişsin gibi oluyor ve senden yayılan enerji, dışardaki bütün oluşumu etkiliyor. Bunun nasıl olduğunu bilim bulsun, bu benim işim değil. Bilim de daha oralarda mı değilim mi çok emin değilim çünkü mesela bizim içimizdeki canlılık dediğimiz şeyi bile bilim bilmiyor. Canlılık nedir tarif edemiyor. Yani daha çok yol alınması gerekiyor ama benim çok net bildiğim, deneyimlerler ve deneylerle ve gözlemle bildiğim ve pozitivizm zaten o biliyorsun, deney ve gözlem, sen değişiyorsun, dışarısı değişiyor. Sen değişiyorsun olayların akışı değişiyor, senden uzaklaşan bolluk bereket sana doğru gelmeye başlıyor veya insanlarla hep böyle kızgınken, kavgalıyken barış içinde olmaya başlıyorsun. Öyle insanlar karşına geliyor veya en aksi bile gelse sana karşı nazik oluyor. hayretler içinde bakardım ben her örnek geldiğinde. Bunu ben yaptım, ben değiştim böyle oldu. O kadar güzel ki, onun için iyi olmak gerekiyor. Ha iyi olmamak da bir tercih tabii ki ama o zaman hastanelerimiz. doluyor taşıyor, kimse iyileşemiyor çünkü iyi olmamanın sonucu hastalık ve acı çekme ve

Fatma: Mutsuzluk

Yasemin: Mutsuzluk, savaş, bir sürü bir şeyler. Bunlar geliyor. Bu da bir tercih. Tabii ki herkes onu da seçebilir. Ben sadece iyi olmak isteyip de yolunu bilmeyenler için yardımcı olmaya çalışıyorum.

Fatma: Çok teşekkür ederim.

Yasemin: Rica ederim, sağ ol.

Henüz yorum yok

Yorum Yazın