Söyleşiler: Neden Adım Atamıyorum? [Youtube]

Yasemin: Esen’ciğim hoş geldin.

Esen: Hoş bulduk.

Yasemin: Bundan önceki çekimde bay bir sohbet etti, sorunu soramamıştın. Ben şimdi bekliyorum. Buyur.

Esen: Şimdi özel bir soru olacak, yani kendimle ilgili bir soru olacak. Ama buradan tabii çok genel bir durum da olabilir. Bilgiyi paraya çevirmek diyeyim. Tam olarak şöyle; diyelim ki ben şu anda uzmanlığımı yaptım, yüksek lisansımın işte son tezini yazıyorum ve bunu ilerde işe dökmek istiyorum. Terapi eğitimlerine de başladım, terapi eğitimleri alıyorum ve ilerde terapist olarak, bunu bir kazanca çevirmek istiyorum. Fakat ben hep hayatımın arka tarafına baktığımda, daha önce de çeşitli işler yapmak, bilgimi paraya çevirmekle ilgili bilgi edinip, daha sonra daha fazlasını edinmeye gittiğimi fark ettim.

Yasemin: Yetmedi bilgi sana.

Esen: Evet, ama bunun arkasında hep şeyi soruyorum. ‘Niye ben adım atamıyorum?’ ya da ‘niye ben adım atmıyorum?’ ‘Niye o bana yeterli gelmiyor da bir şeye döndürmüyorum?’

Yasemin: O zaman aslında şöyle bir şey var, parayla ilgili zihin kalıpların çok fazla. Mesela benim şimdi yazdığım kitap, parayla ilgili. Tam da bunun üstüne geldi. Şöyle oldu, ben bu ‘İyi Oldum’da üç konu dedim. Bütün problemlerimiz yani dünyada milyonlarca problem var biliyorsun ama hepsini bir kategorilere somak istersek üç ana başlıkta toplanıyor. Para, sağlık ve ilişkiler.

Dolayısıyla şimdi kitapta da çok fazla örnek vermedim çünkü hani insanlar okumaktan sıkılıyor, vakitleri yok falan diye ince tutayım da istemiştim. O niyetle başlamıştım, ince olsun ama her şeyi de içersin demiştim Faka bu sefer anladım ki, herkese yöntemler anlattığım halde örnekler işte – ki youtube’a da öyle başladık zaten-  örnek çoğalsın diye. Şimdi bu konu başlıklarını tek tek ayrı ayrı kitaplar yazayım dedim. Şimdi para ile başladım sonra ilişkiler ve sağlı veya sağlık sonra ilişkileri yazacağım.

Şimdi para öyle enteresan bir enerji ki, tamamen yani her şeye enerji ve bütünde çünkü, biz düzelmeye başladığımız zaman para akışı da düzeliyor, ilişkimiz de düzeliyor, sağlığımız da düzeliyor, her şey birden düzeliyor. Ama tek başına ele alman gereken, yani oradan sıkıştırdıysa oradan ele alıyorsun. Sağlıktan sıkışırsan sağlıktan, çocuktan sıkışırsan çocuktan gibi.

Şimdi parayı demek ki hak etmem için en mükemmeli olmam lazım gibi bir şey var sende. O zaman o defterin var ya, bir defter mutlaka ediniyoruz, ben yüzlerce herhalde doldurmuşumdur, ilgili bütün zihinlerini yaz. ‘Para ne demek?, ‘Kimler kazanıyor? Ben mesela zenginler hakkında neler düşünüyorum diye uzun uzun yazmıştım ve rezalet şeyler düşünüyorum. O zaman zaten zengin olmam söz konusu değildi veya işte para ancak gayri meşru yoldan kazanılır mı ne düşünüyorsan, çünkü hepimizde olumsuz düşünceler var. Her ne kadar derlerse ki yok ben pozitifim, pozitif düşünüyorum hepsi buradan kaynıyor. Yani hem kültürden geliyor hem basından geliyor, yandan geliyor, sağdan soldan, anneden babadan her yerden geliyor ve onlar bizde yer ediyor. Ya çok duya duya yer ediyor ya da çok sözüne inandığımız birisi söylediğinde duygusuyla beraber böyle ‘hah’ filan dediğimizde yer ediyor. Dolayısıyla ben bir şekilde ya sevdiğim şeyi yapayım parasın nasılsa gelir diyebilir hale getirmek önemli olan kendimizi. Yani ben de en başladığım zamanlar – 2006-2005 – oralarda, evimde ‘Pazar Sohbetleri’ yapmaya başlamıştım. Adını ‘Pazar Sohbetleri’ koymuştum ve 12-14 arası yapıyordum Nişantaşı’nda oturuyordum o zaman. Ev de böyle doluyordu taşıyordu. Tanımadığım herkes geliyordu. O zaman işte para almaya kendimi yeterli bulmadığım için bir çanak koymuştum masanın üstüne, demiştim ki bu çanak kapalı böyle içine ister para koyun ister alın demiştim ve orada ne olduğunu da bilmiyordum. Sonunda işte şimdinin parasıyla diyelim 40-50 lira bir şey birikiyordu mesela. Od a işte ikram simit mimit onların parası olarak çıkıyordu , böylece işte cebimden gitmemiş oluyordu ama bir şey kazanmıyordum.

Sonra sonra bunu paralı yapmaya başladım yani ben kendi yöntemlerimi başkasına aktarırken. Niye? Çünkü belli bir zaman harcıyorum, başka işe vakit harcamıyorum. Ne bileyim şampuan falan almam lazım. Bunun karşılığını hak ettiğime kendimi hakikaten inandırdığım zaman bunu böyle laf olsun diye değil ve o zaman da daha iyi dinlendiğini daha iyi içselleştirildiğimi de gördüm. Yani insanlar bedelini ödediğini kullanıyor ama bedelini ödemezse laf olsun diye duyduğunu bir kulağından giriyor bir kulağından çıkıyor. Durum böyle. Yazarak.

Esen: Tamam, yazacağım.

Yasemin: Çıkan zihinleri dönüştüreceksin. Hatta onların örneklerini yapacağız. Byron Katie sistemiyle dönüştürmek en kolayı. Onlarla dönüştürdükten sonra sen, mesela ‘ben daha para almaya yetkili değilim’e inancını oturtmuşun ya oradan kaldırıyorsun, dönüştürdükten sonra kaldırmış oluyorsun, ‘para almaya yeterliyim’e geçiyorsun. Çünkü ben mesela olumlamalara da inanmıyorum artık. Çok eskiden, on sene önce falan yazdığım kitaplarda vardı onlar ama işte ben yeterliyim ben yeterliyim, söylüyorsun söylüyorsun…

Esen: İyi de nereye kadar? Şemayı değiştirmedikten sonra…

Yasemin: Evet fark etmiyor. Dolayısıyla düşünce kalıplarından gitmek faydalı.

Esen: Tamam.

Yasemin: Kolay gelsin.

Esen: Teşekkür ederim.

Yasemin: Ben ederim.

 

Henüz yorum yok

Yorum Yazın