04 May Torunlarıma Mektuplar: No!
Sevgili Derin,
Seninle çok az görüşebiliyoruz, çünkü sen Çekmeköy’de ben Yeniköy’de oturuyoruz, yani şehrin birer ucu. Seni her gördüğümde biraz daha büyümüş oluyorsun. Seni gözlemlemek çok hoşuma gidiyor ve sende fark ettiklerimle yeni bir şey öğreniyorum.
Mesela o “no” deyişin bir ömre bedel.. başını omzuna doğru hafifçe eğiyorsun ve o omzunu biraz kaldırıyorsun, sakince ama çok kararlı bir şekilde “no” diyorsun..Niye tek tük kelimelerle konuştuğun dilimize ait olan “hayır”ı değil de ingilizce olan “no” yu kullandığını da bilmiyoruz..belki bir şarkıdan, belki bir arkadaşından, nereden kaptınsa artık..
Ama önemli olan hangi kelimeyi kullandığın değil, onu nerelerde kullandığın bence. Sana doğru bir şey uzatarak (bu bir yiyecek de olabilir, giydirmek için bir anorak da) sorduğumuzda eğer istiyorsan sen de elini uzatıyorsun, istemiyorsan da o kesin “no” geliyor. Öyle bir “no” ki, mümkün değil sana o an aksini yaptırmak..ve ben çok saygı duyuyorum, böylesine kararlı olmana, ne istediğini bilmene, kişilikli olmana hayran oluyorum. Sanki sen büyükmüşsün de bizler beceriksiz birer çocukmuşuz gibi oluyor..Sanki sen bizden çok üstün bir uygarlıkta büyümüş de gelmiş gibisin, ne istediğini ve ne istemediğini bu kadar net bilen ve ifade edebilen tanıdığım hiç bir büyük insan yok.
Sen bizlere bakarak bizim gibi olmaya çalışacağına biz sana bakarak senin gibi olsak ya..
Henüz yorum yok