Zihni Temizlemek ve Kendimizi Dengeye Getirmek [Youtube]

Yasemin: Aysel’ciğim hoş geldin.

Aysel: Hoş bulduk. Nasılsın?

Yasemin: Biraz kendini tanıt istersen, iyiyim sağ ol sen nasılsın?

Aysel: Ben de gayet iyiyim, teşekkürler. Ben yaklaşık 10 senedir hemşirelik yapıyorum. Onun dışında gene yaklaşık bir o kadar senedir medikal sektöründe ve son zamanlarda da eğitim hemşireliği yapıyorum. Aynı zamanda da Wellness sektörüyle de ilgileniyorum. Sağlıklı yaşam, yani nasıl daha iyi olabiliriz, bu konuda. Burada şunu fark ettim ki, insanlarda daha sağlıklı olabilmeleri için her şey aslında zihninde bitiyor yani insanlarda çünkü olaylara daha farklı bir şekilde bakmaya başladıkları zaman hem daha sağlıklı olabiliyorlar, bir de diğer taraftan da beslenmeye de çok daha dikkat ederlerse çok daha sağlıklı bir nesil olmuş olacağız. Yani bütün o negatiflikleri hayatımızdan yavaş yavaş çıkartmaya başladığımızda çok daha pozitif, çok daha iyimser insanlar olmaya başlıyoruz ve bu çevremize yansıyor. Hani bu, şey gibi, ben size gülümsüyorum dolayısıyla siz de bana bir gülümsemeyle cevap veriyorsunuz. Ben size gülümserken bana sinirlenemezsiniz ve ya sinirlenseniz bile yumuşarsınız. Ben size gülümsediğim zaman o yarattığım pozitiflik bir başkasına yansıyor. Oradan bir başkasına derken, insanlar daha mutlu olabilecek diye düşünüyorum.

Yasemin: Doğru, doğru. Bir de şey oluyor, ben mesela hastaneler hemşirelerin hayati önemi olduğuna inanıyorum. Çünkü hastaların gerginlikten, bir hemşire girse mesela odaya, ters davransa daha da geriliyor, iyileşemez mesela gerginlikten. Veya yumuşak birisi iyi yaklaşımla şefkat gösterdiğinde, o hasta daha böyle bir kendine gelip daha hızlı sanki içerde bir tamirat olur gibi geliyor.

Aysel: Aynen öyle. Yani o her zaman mesela söylerler, ne kadar güler yüzlüsün. İşte kendimi iyi hissediyorum vs.

Yasemin: Öylesin hakikaten. Peki bütün hemşireler böyle mi? Ben hep senin gibileri tanıdım ama olmayanlar da var mıdır? Veya bunun için özel bir eğitim alıyor musunuz?

Aysel: Yok almıyoruz yani aslında, keşke olsa. Okulda mesela sadece hemşirelik okulunda diye söylemiyorum, bu normal ilk okuldan başlayan böyle bir ders olsa çok çok daha iyi olur. İnsanlarda o farkındalık, insanları bir konuşturmak gerekiyor. Ben Bulgaristan göçmeniyim mesela ve bize sürekli bir takım konularda daha çok böyle bir yorumluyorlar da. Derste, örnek veriyorum, edebiyat dersinde veya izlediğiniz bir film, o dönemde çok fazla filmlerde gelmiyordu, ayda bir kere film geliyordu ve bunun sonucunda o filme bizi mutlaka götürüyorlardı, izliyorduk v arkasından yorumluyorduk. Bu analiz etmeyi de öğretiyordu. Şu anda okullarda her şey tamamen ezbere dayalı bir sistem ve maalesef insanlara o düşüncelerini yok ediyor diye düşünüyorum. Yani analiz edemiyorlar.

Yasemin: Evet çok önemli, çok önemli. Ben de Alman Lisesi’nden olduğum için, analitik kafamız daha gelişiyor orada, bakıyorum oradan arkadaşlarıma, hakikaten orak özelliklerimiz var, kılı kırk yarıyor, didik didik, bazen de iyi değil ama, genelde o zaman bütünü daha iyi anlıyoruz, yani o parçaları anladığımız zaman ve o küçükkenden edinilen bir alışkanlık dediğin gibi. Bir de bu eğitime, kendini iyi hissetmek, işte dengede kalmak, çünkü dengede olduğumuzda kendimizi iyi hissedip gülümseyebiliyoruz. Dengeler şaştı mı barometrede ya öfke olarak, ya üzüntü olarak yukarı doğru çıkıyor. O dengede kalmayı küçüklükten itibaren öğrenmekte çok fayda var. Mesela çocuklara şimdi, bir zamanlar ben yoga yapardım. Bundan çok yıllar önce. 30-35 yıl önce. Hatta Türkiye’de yoga yoktu doğru düzgün ve bir arkadaşıma öğretmiştim. O zaman öğretiyordum da. Evime geliyordu insanlar, birilerine gösteriyordum. O arkadaşım çocuklara yogayı okullara soktu mesela, sonradan. Evet. Büyün dünyada nerdeyse bir sürü guruyla görüştü, çalıştı, acayip bir yoga eğitmeni oldu, kitaplar yazdı falan, çocuklara okullara soktu. Biz de bu dengeli olmayı, dengeli beslenmeyi mesela yeni yeni önem veriliyor ama ben dengeli beslenmenin de 100 birimse bu 10 birimlik bir fayda olduğuna inanıyorum.

Aysel: Yok, o konuda çok daha büyük bir etkisi var.

Yasemin: Hadi yüzde 50 olsun.

Aysel: % 50. Gerçekten öyle.

Yasemin: Ama 50. % 100 değil. %100’ü ise zihnimizi temizlemek ve kendimizi dengeye getirmekle oluyor. ona inanıyorum.

Aysel: Tabii aslında ikisi bir bütün. Beslenmeyle o zihnimizdeki dengeyi oturtturmak. Çünkü beslenme eksikliğinde de şöyle bir şey oluyor. aynı bir bina gibi düşünün. Siz işte çimentoyu, işte suyunu vs eksik koyarsanız ne olur? Yani bir ufak bir sallantıda bina yıkılır değil mi? Sağlam olmaz.

Yasemin: Evet ama işte biz bina değiliz. Biz içerde muazzam bir mekanizma. Evren var yani içerde.

Aysel: Doğru ama o makinaya da doğru hammaddeyi vermek lazım ki düzgün şekilde çalışsın. Eksik verdiğiniz zaman işte orada aksaklıklar başlıyor. Zaman içerisinde bunlar çok daha büyük problemlere, işte eksik malzeme verdiğiniz zaman onlar farklı bir şekilde bizim düşüncemize de yansımaya başlıyor.

Yasemin: Haklısın ama tam verende bile arıza çıkıyor ya. Mesela bazı insanlar var tastamam, kafayı da bozmuşlar hatta, GDO’suzu olacak, öyle tarım olacak böyle olacak, sırf bununla besleniyor kanser oluyor, sırf bununla besleniyor kalpten ölüyor. Tamam kalpten ölünsün ölünmesin diye bir şey yok ama eksik de bırakmamak lazım. Tabii ki çok kızartma yememek lazım işte, damarları tıkamamak lazım. Onlar öyle ama kafayı da buna takacağına daha biraz içsel denge, huy temizliği, işte korkularım nereden geliyor, endişelerim nerden geliyor, anda kalma… bunları daha çok yapsalar insanlar. Ben onu istiyorum. Bunu okullara sokmak, hatta hemşirelere, doktorlara, öğretmenlere ve annelere anlatabilmek öncelikle, sonra da okullara sokmak gibi , sokulsun yani gibi bir… ben sokamam da…

Aysel: Çok güzel bir hareket olmuş olur yani. İlerdeki gençlik için…

Yasemin: Evet. Çünkü zaten Avrupa, Amerika o hareketlere başladı. Yani her şeyde olduğu gibi bunda da bizden önce başladılar. Biz çünkü 30-40 yıl önce bu konuları hiç bilmezken onlar bu konulara kafa yoruyordu. Hatta Türkiye’de doğru düzgün bir yayın yoktu, kitap yoktu. Ne psikolojik olarak, psikolojik olarak da yoktu yeni yeni ekoller çıkıyor mesela. İşte Davranışçı Terapiler. Bilişsel Davranışçı Terapi, Şema Terapileri. Bunlar da yeni ekoller mesela. Diğer taraftan da bu kadim bilgilerle bunların birleşmesi, inşallah çok güzel olacak.

Aysel: İnşallah.

Yasemin: Hoş geldin tekrar. Teşekkür ediyorum.

Aysel: Hoş bulduk.

Henüz yorum yok

Yorum Yazın